Sahurdan hemen sonra yatmak reflü ataklarını tetikleyebilir

Ramazan’da öğün aralarının oldukça uzadığına uyarı çeken Gastroenteroloji Uzm. Dr. Sibel Tetik, bu durumun mide rahatsızlıkları olanlarda hastalıkları tetiklediğini belirtti. Bilhassa mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri olanlar, kan sulandırıcı ve romatizma ilaçları kullanan hastaların, mide rahatsızlıkları ve mide kanaması riski açısından tedbirli olması gerektiğinin altını çizen Tetik, “Bu şahısların Ramazan ayını herhangi bir mide rahatsızlığı yaşamadan sağlıkla geçirmeleri için bir uzmana danışmalarında avantaj vardır. Bilhassa ihtiyar, kronik hastalığı nedeniyle sık hap kullanması gerekenler, gıda problemi olanlar, hamileler, çocuklar, sık yemek yemesi gerekenler, mide ameliyatı geçirenler, yakın zamanda ülseri olanlarda uzun süreli özlem dönemlerinde beğenilmeyen afiyet problemleri oluşabilir. Bu tür problemleri olan kişilerin oruç alıkoyma konusunda uzman doktora danışmaları önerilir” dedi.
“Çok ve seri yemek yemek hazımsızlığa yol açıyor”
Oruç tutarken mide rahatsızlığı geçirme riski en yüksek olan şahısların gastrit, ülser ve reflü hastalığı olanlar olduğunu vurgulayan Tetik, şu uyarılarda bulundu:
“İftarda ve sahurda artı yemek yenmesi, sahurda yemekten derhal daha sonra yatılması, reflü ataklarını tetikleyebilir. Hem uzun süren arzu sonrasında zamanla sindirim sisteminin hareketleri de azalmaktadır. bu nedenle iftarda çabuk ve artı yemek karında şişkinliğe, hazımsızlığa yol açabilmektedir. Midelerinde gastrit veya ülser sorunu olanların oruç tutmaya başlamadan önce tedavilerini tamamlamaları nasihat edilmektedir. Mide yakınmaları hafif boyutta olan şahısların, perhiz ve hap gibi önlemlerle oruç tutmasında bir sakınca görülmemektedir. Kronik hastalığı, geçirilmiş ülseri ya da mide kanaması olanların ise Ramazan öncesinde bir uzmana başvurarak gereken önlemler almaları, gerekiyorsa bu süreci ilaç tedavisi ile desteklemeleri gerekmektedir. Az Önce tedavisi süren ülser hastaları, yeni geçirilmiş mide kanaması, mide kanseri, ciddi reflü hastalığı ya da dağıtılmış mide hastalıkları sebebiyle gıda güçlüğü olanların oruç tutmaları ise afiyet açısından sakıncalı olabilmektedir.”
“İftara çorba ile başlayın”
İftara çorbasız başlanmaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Tetik, bilhassa sebze ve yoğurtlu çorbaların keza sindirimi kolaylaştırdığını ayrıca de doygunluk duygusal vereceği için fazla ve ağır yemek yemek yemeyi engellediğini belirtti. Doyma hissinin birincil lokmadan 13 dakika sonra beyne ulaştığına dikkat çeken Sibel Tetik, bu yüzden çorbadan başlıca yemeğe geçmeden önce 3-4 dakika ara verilmesini önerdi.
Oruç döneminde mide ve bağırsak sistemi istirahate çekilir
“Oruç döneminde mide, bağırsak sistemi istirahate çekilir. Bir ay boyunca bu sistem kendini yeniler ve organize eder. Diğer zamanlarda çokça tüketilen sigara, içki gibi zararlı maddelerin daha eksik alınması da bu sistemin yenilenmesini hızlandırır. Bu da direkt olarak mide, bağırsak ve karaciğeri hem dinlendirir, keza de kendilerini yenilemelerine fırsat verir” diyen Tetik, dinç bir Ramazan geçmek adına yapılması gerekenler hakkında önerilerini ise şöyle sıraladı: “Kabuklu meyve tüketmek hem tokluk hissini artırır ayrıca de vitamin desteği sağlar. Bu Nedenle bağırsakların çalışmasına da asistan olur. İftarda uzun süreli açlık sonrası süratli ve çok yemek yemenin sıhhat için güvenli olmayan olduğu unutulmamalıdır. Gıdaların yavaş ve en ince ayrıntısına kadar çiğnenerek yutulması, daha eksik yiyecek ile doymayı sağlamaktadır. İftardan 1-1.5 saat geçtikten daha sonra 45-60 dakika her tarafında tempolu bir şekilde yürüyün. Bu metabolizmanızın yavaşlamasını engeller. Böylece keza formunuz keza de sağlığınızı korumuş olursunuz.”
Sahurda aşırı yağlı, tuzlu, şekerli ve unlu gıdalardan uzaktan durulmalı
Tetik, sahur sofrasında bulunması gerekenler hakkında ise şu bilgileri paylaştı: “Sahurda süt, yumurta, domates, salatalık, yeşil sebzeler ve tercihen bütün buğday unundan üretilmiş ekmekten oluşan hafif bir kahvaltı yapılması veya çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmesi gerekir. Tıka basa doymadan sofradan kalkılmalıdır. Bilhassa koroner arter hastalığı ve hipertansiyonu olan hastalar hamurlu, tuzlu ve kızartma türü yiyeceklerden uzak durmalılar. Cisim direncini artmak ve vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyvelerin sık tüketilmesi gerekir. Aşırı yağlı, tuzlu, şekerli ve unlu gıdalardan uzakta durulmalıdır. Bilhassa sahur yapılması dikkatsizlik edilmemelidir. Ramazan’da uzun saatler susuz kalınacak olması nedeniyle vücuttaki su ve mineral kaybı artar. Kaybın yerine konulması için iftardan itibaren sahur sonuna kadar ayran, taze sıkılmış meyve ve sebze suları gibi bol akıcı ve su alınması fazla önemlidir. Susuzluk şehvetli olmasa bile özellikle yeterli istikrarsız alımına dikkat edilmelidir. Terle kaybedilen su ve minerali azaltmak için günün sıcak saatlerinde güneşte kalmamaya, geveze ve fazla efor sarf etmemeye uyarı edilmelidir.”
Ahmet Akbuğa