Her kırk çocuktan biri otizmli

Otizmin 3 yaş öncesinde başlayan ve göz teması kuramama, konuşmada gerilik, takıntılı davranışlar manzara gibi belirtilerle ortaya çıkan nörolojik gelişimsel bir farklılık olarak tanımlayan İstanbul Topkapı Üniversitesi Sosyal Hizmetler Program Başkanı Öğr. Gör. Göze Çakır Yüce, “Bunun yanı sıra otizmli bireyler için 2016-2019 yılları için hazırlanan milli eylem planımızın gözden geçirilmesi mevcut gerekmektedir. Odaklanmamız gereken bizlerin aileler için neler yapabileceği olmalıdır. Çevremizdeki insanlar için neler yapabiliriz, ilk olarak bu soruyu kendimize sormamız gerekmektedir” dedi.
‘Eğitim hakkı engellenmemeli’
Otizmli çocukların eğitim sorunlarını hatırlatan Öğr. Gör. Göze Çakır Ulu, “Yaklaşık iki sene önce otizmli çocuklarla kendi çocuklarının aynı ortamda eğitim almasını istemeyen veliler ilgili haber gündem olmuştu. Bir bireyin en temel hakkı eğitim almaktır. Kendi çocuğunuz bu eğitimi alırken otizmli çoğun dışlanmasını bir diğer ebeveyn neden karşısında olabilir. Bu stil özel gereksinim ihtiyacı olan çocuklarla ilgili yeterli bilgiye sahip olunmaması da farkındalık düzeyinin yetersiz kalmasına niçin oluyor” dedi.
Öğr. Gör. Göze Çakır Ulu, otizmli bireylerin toplumdaki varlığını daha dinç sürdürebilmeleri noktasında, “Canlılar arasında yalnız yaşayamayan tek cins insandır. Otizmli bireyler bizim hayatlarımızın manâlı parçalarındandır. Her şey birbirimizi tanımakla başlar. Sonra da iyi anlamak gerekiyor. Hiçbir şey yapamıyorsak bile yalnızca merhaba diyerek işe başlayabiliriz” diye konuştu.
‘Otizmli bireyler göründükçe, toplum farkındalık kazanıyor’
Otizmli çocuklara sahip olan ailelerin en önemli sorunlarından biri de toplumdan soyutlanmak. Bu konunun Türkiye’de ciddi sorunlar teşkil ettiğini ifade eden Öğr. Gör. Göze Çakır Ulu, “Topluma göre adi olarak görülmeyen bireyler evde oturmalı dışarı çıkmamalı gibi bir seziş var. Bu mücadeleden yorulunca zamanla aileler içe kapanabiliyor. Mesuliyet tek başına ailelerin omuzlarında olmamalı.” dedi.
‘Öğrencilerimizle birlikte belediyelerle karşılıklı incelemeler yapıyoruz’
Toplumdaki zihniyet dönüşümlerinin yaşanmasının uzun zaman bölge süreçler olduğunu ifade eden Öğr. Gör. Göze Çakır Ulu, “Kalıcı bir değişim için en başından, mektep öncesi çocuklarda bu bilinci oluşturmamız ve çocuklarımıza farklılıklarla bir arada yaşamayı öğretmeliyiz. İkinci aşamada ise her birey kendi toplumsal konumunun olduğu yerden bu dönüşümü başlatmalıdır. Üniversiteler bu konuda öncü kuruluşlardır. Sosyal Hizmetler öğrencilerimizle farkındalık düzeyinin artırılması yönünde belediyelerle karşılıklı çalışmalar yürüttük. Öğrencilerimizi bu alanlarda stajlar yapması için teşvik ettik. Otizmli bireyeler bir arada olma fırsatını yakaladılar. Bu koşul farkındalığı artmasına katkı sağlar” değerlendirmesinde bulundu.
Öğrencileriyle birlikte bu alanda çalışmalara da imza atan Öğr. Gör. Göze Çakır Yüce, “İBB Fatih Otizm Merkezini ziyaretimiz sırasında otizmli öğrencilerin çizdiği resimleri inceliyordum. Bir tabloda beyaz fon üzerinde siyah bir yol kuşlar ve büyük bir ağaç vardı. Ağaç her ayrıntısı ile çizilmişti. sonradan iadeyi ziyaretlerinde o tabloyu bana hediye ettiler. Her baktığımda aynı şeyi hissediyorum. Otizmli bireyler bizlere sakinleşmemizi hayatın bütün ayrıntılarının haberdar olmamız gerektiğini her davranışlarında her sözlerinde her etkinliklerinde bunun mesajını veriyor. Onlar hayatın bizden daha fazla farkında ve bizden bekledikleri tek şey birlikte yaşamayı zorlaştırmamamız” ifadelerini kullandı.