Uzmanlar uyarıyor: ‘Çikolata kisti tanısında 7-10 yıllık gecikmeler yaşanıyor’

Ahali arasındaki “çikolata kisti” olarak aşina endometriozisin kronik bir hastalık olduğu belirtilirken spesifik bir belirtisi olmadığı için erken teşhis yapılamadığı ifade ediliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Işık Halkası Göksever Çelik de Endometriozis Hastalığı Farkındalık Ayı olarak belirlenen Mart ayında dünyada çoğu etkinlik gerçekleştirildiğini anlatırken, hastalığa ilişkin bilgi verdi. Doç. Dr. Çelik, dünyada 176 milyon kadını etkilediği ifade edilen hastalığa karşı kadınların adet dönemindeki sızı gibi bulguları dikkate alarak, doktora başvurarak kontrollerini yaptırabileceğini ifade etti.
“Tanı konulma yaşı, üreme çağı dönemi, yani 18-45 yaş aralığıdır”
Hastalığa ilişkin data veren Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ülkü Göksever Çelik, “Tanı koymada elimizde hastalığa özgü spesifik bir belirteç olmadığı için erken tanısı kadının bilhassa adet döneminde yaşadığı ağrı gibi klinik bulgularını dikkate alması ve doktora başvurması ile muhtemel olmaktadır. Bambaşka tipleri olduğu için bu konuda yetkin hekimlere başvurması önemlidir. Aksi takdirde yapılan incelemeler tanıda ortalama 7-10 takvim gecikmeler yaşandığını ve hastalığın bu süreçte ilerlediğini göstermektedir. Jinekolojik tetkik ve ultrason değerlendirmesi tanıda en manâlı kısmı oluşturmaktadır. Kanda bakılan bir takım belirteçler ve MR gibi ileri görüntüleme yöntemleri ise arada kalınan olgularda yardımcı olabilmektedir.
Endometriozis, kadınlık hormonu olan östrojene bağlı bir rahatsızlık olduğu için genel olarak teşhis konulma yaşı, üreme çağı dönemi, yani 18-45 yaş aralığıdır. Ancak aralarında bizim de yapmış olduğumuz son çalışmalara tarafından endometriozis menopoza girmiş kadınlarda da tespit edilebildiği gibi, adölesan (erginlik) yaş grubunda da karşılaşılabilir. Geçmiş zamanlarda önemsenmeyen ve bayağı olarak kabul edilen adet sancılarının fiilen sıradan olmadığı ve altta yatan endometriozis lezyonları olabileceği anlaşılmaya başlandı. Mart ayında tüm dünyada yapılan endometriozis farkındalık etkinlikleri de bu bilincin daha da artmasıyla sonuçlandı” şeklinde konuştu.
“Cerrahi çare ardından da nükslerle sık karşılaşılabilir”
Doç. Dr. Çelik, endometriozisin, kız kardeşlerde benzer yaşlar ile bulgularla ortaya çıkmasının, kalıtımsal aktarımın da bu hastalıkta önemli rol oynadığını gösterdiğini aktararak, “Endometriozisin neden olduğu yapışıklıklar, tüplerin hareketliliğinde bozulmalar, yumurtalık kalitesinde düşme gibi mekanizmalarla infertiliteye yani toplumda kısırlık olarak tanıdık duruma yol açtığını vurguluyor. Endometriozisli kadınların yüzde 30-50’sine infertilite tanısı koyarken, infertil kadınların yüzde 25-50’sinde endometriozis hastalığı ile karşılaşıyoruz. Hiçbir çare verilmeden peşine düşüp takip edilen hastalar olduğu gibi hap veya cerrahi tedavilerle de yönetilen hastalar bulunmaktadır. Ama endometriozisli kadınların bilmesi gereken kayda değer şart şudur fakat; bu hastalık hipertansiyon, şeker hastalığı gibi kronik bir hastalıktır. İlaç tedavisi kesildiğinde belirti ve bulguların baştan edebileceğini ve hastalığın ilerleyebileceğini hasta bilmelidir. Cerrahi tedavi ardından da nükslerle sık karşılaşılabilir. bu nedenle tekrarı önlemek namına hamilelik tercih etmeyen kadınlara ameliyat sonrası dönemde baskılayıcı tedavi öneriyoruz” şeklinde konuştu.
“Kadınlar yıllık muayenelerini aksatmamalı”
Tedavinin tanı konulduktan daha sonra şekillendiğini açıklayan Doç. Dr. Çelik, kadınların yıllık jinekolojik muayenelerinin aksatmamaları gerektiğini anlatarak, “Kadınların ağrılarını, bilhassa adet sancılarını önemsemeleri ve doktora başvurmaları gerekir. Çare başlanmış hastaların ise ilaçlarına devam etmeleri ve doktor kontrolü aşağı olmaları önemli” dedi.
Hasibe Karadağ – Emre Baba